8 Nisan 2014 Salı

ALO ?



OĞUZ BAL





KAHRAMAN TAZEOĞLU



Cahit Külebi

Şâir. Zile’nin Çeltek köyünde doğdu. Sivas Lisesi’ni bitir­dikten sonra İstanbul YüksekÖğretmen Okulu Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde okudu. Mezun olduktan sonra (1940) Antalya ve Antakya’da öğretmenlik, MillîEğitim Bakanlığı’nda müfettişlik ( 1960-1964), ve baş müfettişlik (1964-1969), yurt dışında kültürataşeliği ve öğrenci müfettişliği, -dönüşte iki yılkültür müsteşar yardımcığılı yaptı. 1972′de emekli oldu.
Günümüz şairlerinden olan Cahit Külebi‘nin ilkşiirleri Nazmi Cahit imzası ile 1938′de Gençlik dergisinde çıktı. Aşırı yeni­likten kaçarak aşık tarzının dili ile Anadolu halkının sevgile­rini, acılarını, dertlerini anlattı. Romantizmin ağır bastığı bu şiirler şâirin hatıralarını da aksettirmektedir.
Şiir kitapları: 1. Adamın Biri (1946), 2. Rüzgâr (1949), 3. Atatürk Kurtuluş Savaşı‘nda(1952), 4. Yeşeren Otlar (1954), 5. Süt, 6. Şiirler (1969),7. Sıkıntı ve Umut (1977), 8. Yangın (1980) 9. Türk Mavisi (şiirlerinden seçmeler, 1982), Atatürk Kurtuluş Savaşı’nda adlı kitabındaki şiirlerinden Nüvit Kodallı Mustafa Kemal Atatürk Oratoryasu’nu meydana getirdi. (1953, Yeşe­ren Otlar ile TDK 1955 Edebiyat Odülü’nü, Yangın ile de 1981 Yeditepe Şiir Ödülü’nü aldı.

3 Nisan 2014 Perşembe

Işıyan güllerine takıldı ayaklarım
Karşımda alev alev duran kirpiklerinin
Kapattın yüreğimi karanlık evlerine
Bana kim olduğunu soran kirpiklerinin
Yakamoz güzeliydi deryada bakışların
Akdeniz gözlerinin damlasıydı o akşam
Öyle masum ve titrek bir yanılgıydın ki sen
Saçların gariplerin rüyasıydı o akşam
Yağmurdun, gülümsedin çorak topraklarıma
Tebessümün göklerin cilasıydı o akşam
Bir anda kelepçeli buldum bileklerimi
Varlığın gurbetimin cilasıydı o akşam
Dağları birer birer devirip sana gelmek
Gönlümün en ateşli duasıydı o akşam
Dolunay saatleri yaşadım yollarında
Yüzün sanki sonsuzluk şuasıydı o akşam
Aldandım bulutlara uzanan ellerine
Bu sevda ömrümün son sevdasıydı o akşam
Oysa anlayamadım ıstırap olduğunu
İçimde bir heyüla, bir serap olduğunu
Her lahza çöktüğünü ve harap olduğunu
Bilemedim ne deniz, ne mehtap olduğunu
Meğer kalbin kalbimin belasıydı o akşam
Aldandım o esrarlı, ağlayan pençesine
Ruhumu yumak yumak saran kirpiklerinin
İsyanımı bıraktım kırık penceresine
Şimdilerde boynumu vuran kirpiklerinin
                                                      Nurullah GENÇ / O AKŞAM